Stand on Zanzibar [Zanzibar’da Kalabalık]

Canan CAN

Stand on Zanzibar [Zanzibar’da Kalabalık], John Brunner tarafından 1968 yılında yazılmış bir bilim kurgu romanı olarak karşımıza çıkıyor. Bu kitap, yayımlandığı yıl en iyi bilim kurgu romanı olarak Hugo Ödülü’ne layık görülmüştür. Brunner, yakın geleceğe dair önemli ve etkili tahminleriyle okuyucuya 2010 yılının aşırı nüfuslanmış olan distopik dünyasını sunuyor; hem de bunu yarım yüzyıl öncesinden yapıyor. Stand on Zanzibar’ı diğer bilim kurgu kitaplarından ayıran bir özelliği var ki o da çevreci bir bilim kurgu eseri olması. Bir bilim kurgu yazarı tarafından tasavvur edilen teknolojiye dair bütün gelişmeler günümüzle birebir örtüşmese de Brunner bu önemli eseriyle günümüzde bizlerin de karşı karşıya olduğu toplumsal, ekonomik ve ahlaki birçok önemli soruna değiniyor. Aşırı nüfuslanmanın toplumda yarattığı umutsuzluk, çaresizlik ve sinirsel buhranlar, insanlarda uyuşturucu temelli ilaçlar kullanma, anlamsız cinsel ilişkiye girme ve önemli ölçüde de şiddet eğilimlerinde bulunma olarak sonuçlanıyor.
Brunner’ın seçtiği başlık da oldukça ilgi çekici. I. Dünya Savaşı zamanına kadar bütün bir insan ırkı 236 km2lik Wight Adası’nda omuz omuza gelecek şekilde durabilecekken, kitabın geçtiği yıl olan 2010’da, dünya nüfusu o kadar artmıştır ki aynı faaliyetin gerçekleştirilmesi için artık daha geniş bir alan gerekmektedir: Afrika’da bulunan 1046 km2lik Zanzibar Adası.
Yazar yakın gelecekle ilgili tespitlerini sunarken kendine ait söylemler ve tanımlamalar geliştirmiş. Örneğin, kadın ve erkek için ‘shiggy’ ve ‘codder’, hiçbir sebep yokken birçok insanı öldürebilen bir ölüm makinesi için ‘mucker’ ibarelerini kullanması okuyucuyu ilginç ve farklı bir dünyaya çekmeyi başarıyor. Kitapta okuyucuyu bekleyen küçük bir detay daha gizli: Barış için umudun simgesi olan Beninia ülkesinin yarı siyahi yarı beyaz başkanı Zadkiel F. Obomi ile ABD’de şu an görevde olan Başkan Barrack Obama arasındaki isim benzerliği.
Stand on Zanzibar dünyasında işler öylesine kontrolden çıkmıştır ki Amerikan hükümeti nüfus artışını durdurmak için öjenik kanunlarını yürürlüğü koyar. Öyle ki yeterince ‘temiz’ genlere sahip olmayan hiçbir çift çocuk sahibi olamaz; bu renk körlüğü bile olsa. Aşırı nüfusun yol açtığı karmaşa, toplum baskısı, aşırı dozda uyuşturucu temelli ilaç kullanımı insanları birdenbire ölümcül bir makineye dönüştürebilmektedir (‘muckers’). Birçok insan da televizyonun verdiği yatıştırıcı hisle hayatlarına pasif bir şekilde devam etmektedir. Artık bilgisayar ortamında proglamlanmış bir çift olan ‘Bay ve Bayan Her Yerde’ [Mr. and Mrs. Everywhere] onları izleyenlerin kılığına bürünebilme yetisine sahiptir ve onlar adına tüm dünyayı dolaşıp yeni şeyler keşfetmeye koyulmuştur. Görüldüğü gibi artık deneyimler bile
3
başka şeyler aracılığıyla gerçekleştirilen hazır tüketim malzemelerine dönüşmüştür. İnsanlar sanal ortamlarda insani olmayan sahte eylemler gerçekleştirmektedir.
Aslında kitabın konu edindiği neredeyse bütün toplumsal, ahlaki ve ekonomik sorunlar günümüzde bizim için duyulmadık şeyler değil. Her gün gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde okuduğumuz, televizyonda, haberlerde izlediğimiz cinayet dolu sahneler toplumun ne hale geldiğini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermekte. Özellikle de son dönemde artan okullardaki silahlı saldırı sonucu gerçekleştirilen çocuk cinayetleri. Bunun en son örneği ABD’nin Connecticut eyaletindeki bir ilköğretim okulunda görüldü. Bu tüyler ürpertici olay 18’i çocuk 27 kişinin ölümüyle sonuçlandı.
İnsanlar facebook, twitter gibi sosyal medya araçlarında hayatlarını sürdürürken yalnızlığa her geçen gün daha da yaklaşmaktadır. Günümüzde insanlar, kalabalıklar arasında yalnızlık çekmektedir; çünkü artık gerçek muhabbetlerin yerini sanal ortamlarda geçen yapay konuşmalar almıştır. Artık sevinçler, üzüntüler ve ümitler de sanal ortamlarda paylaşılmakta. Televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zaman öyle fazla ki diğer hastalıklara nazaran çok fazla geçmişi olmayan obezite hastalığının bu kadar yayılım göstermesine şaşmamak gerek. İnsanlar yorgun bedenlerinde yorgun hayatlar sürmekte.
1960’lı yıllarda yazılan bir kitabın günümüzle ilgili tahminlerde bulunması okuyucunun dikkatini çeken bir nokta. Brunner, 2010 yılında dünya nüfusunun 6 milyara yakın olacağını söyleyerek çok önemli ve doğru bir tespitte bulunmuştur. Romanda, bir sosyolog olan Chad C. Mulligan’ın bahsettiği sorunları şu an toplumumuzda bizzat yaşamakta olmamız bu kitabı okumaya değer kılıyor. Her geçen gün daha da hızlanan yaşamlarla, stres altındaki insan mutsuzluğa, ümitsizliğe ve çaresizliğe düşmüş, onu insan yapan değerlerden büsbütün uzaklaşmıştır.
Yakın gelecek hakkında çarpıcı tespitlerde bulunmayı başaran Brunner bu kitabıyla çok önemli bir mesaj veriyor okuyuculara: Dünyaya ne olursa olsun bunda en büyük pay insanındır ve bu dünyayı kurtarmak da yine insana düşmektedir. Stand on Zanzibar [Zanzibar’da Kalabalık], sorumluluk bilinciyle hareket edince çözülemeyecek hiçbir sorunun olamayacağını bizlere hatırlatan önemli eserlerden, yeter ki o kişi insanlığını ve insanlığı koruma bilincini yitirmemiş olsun. Stand on Zanzibar çevreci bir bakış açısıyla, John Brunner’ın tam olarak yarım asır öncesinden öngördüğü olaylarla günümüze ışık tutarak okuyucuya kolay kolay unutamayacağı bir ziyafet sunuyor.

Kaynakça
John Brunner. Stand on Zanzibar. New York: Orb, 2011.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türkiye'nin en iyi hd film izle sitesi.
Seo'nun en iyisi Ankara Seo danışmanlığı
Türkiye'nin en iyisi replika saat